Düşe Kalka KADIN!
Kadın… Gözleri bazen fırtına, bazen dingin bir deniz. Yorgun uyanır ama yine de kalkar. Bazen susar, çünkü kelimeler boğazına düğümlenir. Ama o sessizlikte bile içinden bir çığlık yükselir: “Devam et.” Dünya ondan çok şey ister. Güçlü ol der, zarif ol der, anne ol der, çalış der, sus der, konuş der… Onu kendi kalıplarına sokmaya çalışır. Ama kadın, en çok kendi olmayı ister. O, yaralarıyla yürür. Belki kimse bilmez ama en çok o bilir: Yara izleri utanç değil, zafer işaretidir. Düşer, ağlar, kimi zaman yalnızca kendi omzuna yaslanır. Sonra kalkar, saçını düzeltir, yüzünü yıkar ve “ben buradayım” der. Kadın, hayallerini ertelemek zorunda kaldığında bile onları içinde saklar. En karanlık günlerinde bile ışığını kimseye vermez. O ışık, onun yeniden kalkma sebebidir. Çünkü kadın bilir… Onu yıkmak isteyenler çoktur ama her seferinde yeniden doğmak, onun doğasında vardır. Ve en önemlisi, kadın kendini sevdiğinde, dünyayı değiştirecek kadar güçlüdür. Bu yüzden kadın, vazgeçme...




