Ana içeriğe atla

ORKİDE…

Bazı çiçekler vardır;

güzelliklerini hemen gösterir, hızlı açar, hızlı solar.

Orkide ise acele etmez.


O, varlığıyla bağırmayan ama bulunduğu ortamda hemen hissedilen nadir çiçeklerden biridir.

Zarif duruşu, kusursuz simetrisi ve sakin asaletiyle orkide, yalnızca bir süs bitkisi değil;

bir karakter, bir duruş, hatta çoğu insan için bir ruh hâlidir.

Orkide, ilk bakışta narin görünür.

İnce dalları, yumuşak renkleri ve kusursuz yapraklarıyla kırılgan sanılır.

Ama gerçekte orkide, sandığımızdan çok daha güçlüdür.


Çünkü orkide:

  • Toprağa değil, özgürlüğe tutunur
  • Zor şartlara sessizce dayanır
  • Güzelliğini zamanla gösterir


Bu yüzden orkide, bağımsız ruhların, sabırlı insanların ve derin düşünen kalplerin çiçeği olarak görülür.


Neden Orkide Bu Kadar Çok Seviliyor?


🌸 Kalıcı olduğu için

Birçok çiçek birkaç gün içinde solarken, orkide haftalarca hatta aylarca çiçekli kalabilir.

Bu özelliğiyle orkide, geçici hevesleri değil; kalıcı bağları simgeler.


🌸 Zarif ama güçlü olduğu için

Orkide, gösterişsiz bir güce sahiptir.

Sessizdir ama etkilidir.

Tıpkı hayatta bağırmadan var olabilen insanlar gibi.


🌸 Sabır öğrettiği için

Orkide bazen uzun süre çiçek açmaz.

Ama doğru ortamı bulduğunda…

Öyle bir açar ki, beklemeye değdiğini anlarsınız.

Bu yüzden orkide seven insanlar genellikle sabrı bilen kişilerdir.


🌸 Her ortama asalet kattığı için

Bir evde orkide varsa, o evde bir incelik hissi oluşur.

Minimal, sade ama etkileyici bir atmosfer yaratır.



Orkide ve İnsan Arasındaki Sessiz Bağ

Orkideyi seven insanlar genellikle:


  • Duygularını bağırarak değil, yaşayarak ifade eder
  • Güzelliği yüzeyde değil, derinlikte arar
  • Hayatta her şeyin zamanla olacağını bilir


Belki de bu yüzden orkide, herkesin değil;

onu gerçekten anlayanların çiçeğidir.


Orkide Bir Çiçekten Daha Fazlası


Orkide;

sessiz bir asalettir.

Sabırla açan bir güzelliktir.

Bağırmadan fark edilmenin en zarif hâlidir.


Bir gün evinizde bir orkideye bakıp

“Bu çiçek bana huzur veriyor” derseniz,

bilin ki onun size verdiği şey sadece güzellik değildir.

O, size kendinizi hatırlatıyordur.

Orkide,

kendini sakince taşıyan bir asalettir.

Göz önünde olmadan fark edilmenin sanatıdır.

Sessizce ama derinden etkilemenin sembolüdür.


Bir evde orkide varsa,

o evde incelik vardır.

Bir insan orkideyi seviyorsa,

o insanda derinlik vardır.


Ve belki de en güzeli şudur:

Orkide, kendini herkese açmaz.

Onu gerçekten seven, anlayan ve sabredenlerle güzelleşir.



Eğer bir gün evinde bir orkideye bakıp

“Bu beni anlatıyor” dersen…

İnan bana, o orkide de seni hissediyordur 💫


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAŞAMAYI SERÇELERE SORUN.

​ Serçeler: Küçük Ama Hadleri Yok Bugün serçelerle karşılaştım. Karşılaşmak diyorum çünkü bu bir “görme” değildi, resmen baskın yedim. Bir ağaca konmuşlardı. Ama öyle iki üç tane falan değil… Ağacı baştan sona donatmışlardı. Dal dal, yaprak arası, yer yer toprağa inip tekrar havalanan bir serçe organizasyonu. Üçü kadraja girdi ama belliydi: Gerisi perde arkasında. Serçeler zaten küçük olmalarına rağmen bunu asla kabullenmeyen canlılar. Kendi boyutlarıyla ilgili hiçbir kompleksleri yok. Tam tersine, sanki evren onlara biraz dar gelmiş gibi davranıyorlar. Zıplıyorlar. Durmadan konuşuyorlar. Birbirlerine laf yetiştiriyorlar. Sanki hepsinin acil anlatması gereken bir hikâyesi var. Bir tanesi yere indi. Diğeri “orası benimdi” der gibi baktı. Üçüncüsü zaten karışmaya hazırdı. Ciddiyim, serçeler tam bir mahalle ekibi. Ama en güzeli şu: Ne yaparlarsa yapsınlar hayattan kopmuyorlar. Soğuk, yapraklar kurumuş, dallar çıplak… Umurlarında değil. Hayat varsa, serçe...

KASİYER…

​ Bir marketin kapısından içeri girdiğinizde ilk gördüğünüz yüz çoğu zaman kasiyerin yüzüdür. Bazen aceleyle, bazen yorgunlukla, bazen de hiç fark etmeden önünden geçersiniz. Oysa o yüz, gün boyunca yüzlerce insanın ruh hâline temas eder. Kasiyerlik dışarıdan bakıldığında “basit” sanılan ama içeriden bakıldığında insanı yoran bir iştir. Fiziksel değil sadece. Asıl yoran ruhtur. Kasiyerler saatlerce ayakta durur. Beden yorulur, bel ağrır, ayaklar sızlar. Ama asıl yük zihindedir. Para üstü hatası yapmamak Ürünleri hızlı geçirmek Sırayı uzatmamak Müşterinin ruh hâlini idare etmek Bir saniyelik dalgınlık bile azar işitmeye, suçlanmaya, bazen aşağılanmaya sebep olabilir. Bu yüzden kasiyerler asla tamamen gevşeyemez. Her Gün Yüzlerce İnsan, Yüzlerce Duygu Kasiyerler sadece ürün geçirmez. İnsanların stresini, öfkesini, sabırsızlığını da önlerinden geçirirler. Sinirli bir müşteri Acele eden biri Hatasını kasiyere yükleyen bir başkası Ve tüm bunların karşısı...

DERİNE GÖMÜLEN BENLİK HASTALANIR!

 Geçen hiçbir saniyeyi geri alamadım, sade ben değil kimse alamadı ama buna rağmen sürekli zamanımızı sevmediğimiz insanlara, sevmediğimiz işlere veriyoruz.Mesala  ben her gün yazmak istiyorum ama bunun yerini benliğime asla faydası olmayan, sadece hayatta kalabilme telaşı ile en değerli yaşlarımızı maaş için harcıyoruz ve buna ironik bir şekilde kazanmak ( para kazandık) diyoruz, halbuki benliğimizi bile kaybediyoruz maalesef. Sürekli ihmal ettiğimiz benliğimiz bir yere kadar saklanabiliyor, sonra resmen hesap sormaya başlıyor ve bu seferde asla susmayan bir iç ses çıkıyor ortaya; her adıma karışma cüreti elde ederek hemde.      Özür dilerim benliğim, herkesi bu kadar önemseyip seni duymazdan geldiğim için, seni en indiğini farketmediğim için. Çoğu şeye tahammülsüzlüğüm seni anlamamaktan kaynaklanıyordu, biraz geç olsana farkına vardım. Her şeyi çözdüm dedikçe yeni yeni düğümler sıralanıyordu çünkü kendimi dinlemiyordum.Ahhh  benliğim ne çok hain vasat gör...